8 Eylül 2015 Salı

Dalgalan Sen de Şafaklar Gibi Ey Şanlı Hilal

 
 
 
 
 

Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

                           Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
                           Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet, bu celal?
                           Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
                           Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal.




 
 
 

4 Eylül 2015 Cuma

Eppur Si Muove*





Büyük şehrin stresinden, günlük yaşamın koşuşturmacasından  ve ışık kirliliğinden uzaklaşma fırsatım oldu bir süre…..

Dolayısıyla sıcaklığın hayli yüksek olduğu yaz gecelerinde,  sivrisineklerin ve yakarcaların ısırmalarına rağmen bahçede çimenlere uzanarak, “boş, ıssız, ışıksız dağları ve dumansız, bulutsuz, yıldızlarla dolu, muhteşem gözyüzünü” seyretme fırsatım oldu….

Gündüzleri de boş durmadım, internetten kuzey gökkürenin yıldızlarının ve güneş sistemimizdeki gezegenlerin yerlerini ve özelliklerini okuyup aynı gece onları bulmaya çalıştım….

Gökyüzünün sonsuzluğunda kayboldum, yıldızların kimbilir kaç ışık yılı uzaklıkta olduklarını düşünerek saatlerce onları seyrettim…

Nasıl dinlendirici, stresten arındırıcı bir terapi oldu benim için anlatamam….


Antik çağdan bu yana yüz yıllardır bir çok kişinin aynı gökyüzünü ve aynı yıldızları seyrettiklerini düşündüm…. 

 


 

Yıldızları parlaklıklarına göre sınıflandıran ve çok doğru yıldız haritaları yapan Hipparchus (M.Ö. 190 – M.Ö. 120),

Güneş’in, Ay’ın, gezegenlerin hareketlerini, mesafelerini, yörüngelerinin eğimini ve büyüklüklerini tartışan, takımyıldızları listeleyen Ptolemy “Batlamyus” (85 – 165),

Gezegenlerin hareketlerinin doğru bir çizelgesini yapan, birçok yıldızı adlandıran Nasiruddin Tusi (1201-1274),

Güneş merkezli evren modelini formülleştiren Kopernik (1473-1543),

Güneş sisteminde bulunan gezegenlerin hareketlerini matematiksel olarak açıklayan, gezegensel hareket ve çekim yasalarını bulan Kepler (1571 - 1630),

Gökyüzünü incelemek üzere ilk kez teleskop kullanan Güneş’in karanlık lekelerinin hareket ettiğini, Ay'ın kraterlerle dolu bir yüzeyi olduğunu ve Jüpiter’in dört büyük uydusunu keşfeden
Galileo (1564 –1642)…….. 
 

    



Ufkumuzu açan ve hayal gücümüzü zorlayan bu değerli insanlar; geceleri yıldızlar solup gün ağarıncaya kadar saatlerce evin dışında bir yerlerde gökyüzünü gözlemekten yorgun düşüp uykusuz kaldıkları için gündüzlerini uyuyarak geçiriyorlardı kuvvetle muhtemel…..

Bütün gün uyuyup diğer insanlar gibi normal işlerde çalışmadıkları (işten kaytardıkları) ve evin  rızkını  getiremedikleri için babalarından ya da eşlerinden fırça yiyorlar mıydı acaba??????????

 


* "Ama o dönüyor"