24 Ekim 2014 Cuma

Ne İnsanlar Tanıdım Aslında Hiç Yoktular, Ne İnsanlar Tanıdım Aslında Göründüklerinden Çoktular






Büyük şair Attila İlhan’ın "Böyle Bir Sevmek" şiiri;
"Gerçek değildiler birer umuttular, 
Eski bir şarkı belki bir şiir, 
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular"
mısraları beni çok etkiler, tıpkı büyük  mutasavvıf Hazreti Mevlana'nın sözleri gibi "nice insanlar gördüm üstünde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm içinde insan yok”. Hepimizin hayatında böyle insanlar olmadı mı? Olmuştur, olmuştuuuuur…….

Ne insanlar tanımışızdır, aslında hiç yanımızda olmayan, sadece çıkarları olduğu için ustaca çalışarak güvenimizi kazanan, ve bizim var olduklarını sanıp kendimizi kandırdığımız. 

En küçük bir çıkarları olacağını sezdiklerinde, gözlerini bile kırpmadan bize en büyük kazığı atan, yaralayan, veya siz yaralıyken seyirci kalan, sevinen. İhtiyacımız olduğunda veya olabileceği ihtimalinde bile arkalarını dönüp bizi terk ettiklerini sanan zavallıları, var zannetme gafletine düşmedik mi bir çok zaman. Bu da bizim saflığımız olmadı mı bir çok kez, şaşırmaktan şoka kadar farklı evrelerde tepkiler vermedik mi? Hatırladınız değil mi, kalbiniz acıdıysa yenidir yaranız anlaşılan. İçinizden şöyle bir hafif kaşıntı hissi geldiyse eğer anlaşılan yaranızın kabukları bile düşmüştür. Nietzsche’nin dediği gibi "öldürmeyen acı güçlendirir" tıpkı ölümcül ağır bir enfeksiyöz hastalığın geçirilmesiyle kazanılan bağışıklık gibi. Aman dikkat, bundan sonra temkinli olun da, yeni asalaklar etrafınızı sarmasın sakın. Bundan böyle ipi ile kuyuya inebilecek kadar güveneceğiniz insanları seçin lütfen.
 


Reşat Nuri Güntekin'in "Acımak" romanında bahsedilen "acıma duygusu olmayan" nice insanlar var çevremizde. Hiç acımadan, gözünü kırpmadan kötülük yapabilen, gösterilmiş basit bir tepkiyi bile intikam alınması gereken kine çevirebilen. Günümüzde yapılan bilimsel çalışmalar, empati duygusundan yoksun ve davranış bozukluğu gösteren bu insanların beyinlerinde, duygularla ve kişisel duyguları anlamayla bağlantılı “insula” adlı bölümün daha küçük olduğu  veya devre dışı kaldığını söylüyor.

Neyse, Hıncal Uluç’un köşesinde tavsiye ettiği Radi Dikici’nin “Bizans İmparatorluğu Tarihi (Şu Bizim Bizans-Byzantium 330-1453)” kitabını okuyorum bugünlerde. Henüz I.Jüstinyen döneminde 550’li yıllardayım ama sene 2014’te de geçerli pek çok benzerlikler var en yakın arkadaşların bile birbirine acımasızca tuzaklar kurduğu vs gibi. Ne imiş “tarih tekerrürden ibaret” imiş. Yazımın bu bölümünü yine Şems Tebrizi ile bitireyim “güvendiğiniz dağlara karlar yağdığında, en güzel çare, dağ ile karı baş başa bırakmaktır. Gün gelip karlar eridiğinde; dağ yolunuzu gözleyince en güzel cevap, başka bir dağdan selam yollamaktır”.




 

Aslında hiç yoktular dediğimiz insanları unutalım ve aslında göründüklerinden çok olanları görelim, duyalım artık. Hep kötü insanlardan söz ederek, bugüne kadar tanıdığımız iyi kalpli güzel insanlara haksızlık etmeyelim.  Bir kaç iyi kalpli güzel insan sayesinde dünyanın bizler için yaşanabilir bir yer olduğunu  hatırlayalım ve onları ihmal etmeyelim. 
Dünya bu iyi insanların yüzü suyu hürmetine dönüyor çünkü. Bu güzel insanlar dostumuz ise kıymetini bilelim, onlarla faydalı ve huzurlu zaman geçirmek için daha uzun vakit ayıralım. Belki de, etrafımızdaki bizi kandırmaya çalışan kötü insanların bizi meşgul etmesi nedeniyle bize ulaşamayan, seslerini duyamadığımız ve o an fark edemediğimiz, ancak orada olduğunu tahmin ettiğimiz güzel insanların; seslerini duymaya, onları görmeye, ilgilenmeye ve birlikte daha çok zaman geçirmeye çalışalım lütfen. Onları sadece omuzlarında ağlayacağımız ve bizi sevgileriyle sarmalayıp yaralarımızı saracakları kötü günlerimiz için saklamayalım. İyi, mutlu, neşeli ve güzel günlerimizi de onlarla geçirelim ki, kötü günlerimiz hiç olmasın!
Tanımaktan onur ve mutluluk duyduğum bir çok güzel insan oldu hayatımda. O güzel insanlar beni derinden etkileyerek bugünkü kişiliğime çok olumlu katkılarda bulundular. Bazen arkadaşım olarak, bazen komşum olarak bazen iş yerinden mesaidaşım olarak bazen de şifa bulmaya gelen hasta olarak. Bazıları eğitimleri, zengin düşünce ve bilgileri, asil davranışları ve özgün yaşama biçimleriyle hayranlık duyduğum, örnek aldığım insan oldular. Bazılarının ise diplomalı bir tahsili yoktu ama bilge kişiydiler. Janjanlı eğitimler almış ancak aldığı bu eğitimlerden ilim irfan yönünden nasibini alamamış nice insanı cebinden çıkaran gerçek ve saygıdeğer  insanlar.



 
                                             
Tanıdığım gerçek ve saygıdeğer insanlardan birini sizlerle paylaşmak istiyorum. Annemin komşusu Selamet teyze. Yüce gönüllülük örneği ve nur yüzlü Selamet teyzem, genç yaşında eşini kaybetmiş ve iki küçük kızıyla yaşam savaşı vermiş bir karadeniz kadını. Sigortadan aldığı dul ve yetim aylığına ilave olarak baklava, makarna, tarhana, salça gibi yapılması çok zor ama muhteşem lezzette yiyecekleri eş, dost ve tanıdıklarına yaparak geçimine katkıda bulundu senelerce. Kızlarının hiç bir şeyini eksik bırakmadı, hem anne hem baba oldu, onları büyüttü ve gelin etti.
 
Ama bir gün bile kimselere kendini acındıracak tek cümle kurmadı. Her zaman başı dik, doğru sözlü, kimseye müdanası olmayan yani direkt olarak Allah'a bağlı”, çok çalışkan bir hanımefendi oldu. Artık 85 yaşında ama yine alışveriş için pazara giden, artık baklava açmaya kolları yorulsa da makarna, tarhana, salça yapmaya devam eden bu eli öpülesi insana her zaman hayranlık duydum. Onun sohbeti, özellikle espri yapmak istemeden yaptığı esprileri, çevresinde yaşanan olaylarla ilgili bazen hiç birimizin aklına gelmeyen netlikte ve derinlikte yorumları ona olan saygımı ve sevgimi hep artırmıştır. Allah uzun ve sağlıklı ömürler versin…..


 

2 yorum:

  1. Selamet teyzeyi ben de çok sevdim...bizimde var böyle bir Fatma teyzemiz :)

    YanıtlaSil
  2. Evet Selamet teyzemiz çok değerli bilge insandır. İnsan olmanın, ruh asaletinin tahsille ve parayla ilgisinin olmadığının canlı kanıtıdır o.....
    Sizin Fatma teyzenizin kıymetini biliyorsunuzdur eminim....
    Saygılar, sevgiler böyle güzel insanlara. İyi ki bu dünyada onlar var......

    YanıtlaSil

.